anlam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
anlam etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

11/30/2019

Kur-an'da Medine Kelimesi ve İstediği kelimeyi Çevirmeyen Mealciler


    Kur-an'da الْمَدِينَةِ (şehir) kelimesi yaklaşık 13 farklı yerde geçiyor(aynı kökten oluşan başka kelimeler mevcut). Peki bunun ne gibi bir önemi var? Neden bu konu üzerinde duruyorum. Çünkü bu kelime öyle bir kelime ki sayın mealciler eğer ayet Hz. Muhammed ile alakalı ise kelimeyi çevirmeden direkt naklediyor ama Hz. Muhammed'ten önce bir kıssa ise hemen çeviri yapıp şehir diyor. Fakat kelimelerin yazımında bir farklılık yok sadece yerine göre bir çeviri mevcut.

    Bu bölümde ayetleri koymayacağım -çok fazla ayet olduğu için- sadece sure ve ayet numaralarını yazacağım.

    Kasas 20. de Hz. Musa'nın bir kıssasından bir bölüm var. Şehirden bir adam Musa'ya haber getiriyor ama şehre medine denmiyor.

    Yusuf 30. da şehirli kadınların dedikodusu anlatılıyor yine medine kelimesi şehir olarak çevrilmiş(doğru olarak)

   Hicr 67. da Hz. Lut'a gelen elçileri gören şehirli sevinerek Rasul'ün kapısına dayanıyor(Lut Rasul'ün kavmi sapık bir kavimdi) burada da medine yerine şehir tercih edilmiş.

   Kehf 12. de ise Allah'ın mağaraya sığınan gençleri yıllarca uyuttuğu kıssanın bir bölümü var. Bu bölümde uyandırılan gençlerden biri şehre gönderiliyor burada da mealciler şehir kelimesini çeviriyor.

   Kehf 82. de Hz. Musa ve ilim verilmiş kulun kıssasından bir bölüm mevcut. Yıkılmak üzereyken tamir ettikleri duvarın(duvarın altında bir servet vardır) o şehirden iki gence ait oldukları söyleniyor. Yine şehir kelimesi çevrilmiş.

   Yasin 20. de ise Rasuller gönderilmesine rağmen iman etmeyen bir topluluktan söz ediyor. Sonrasında şehrin uzak yerinden bir adam Rasullere uymaları için halkı uyarıyor. Tabi ki şehir kelimesi aslına uygun çevrilmiş burada da.

   Neml 48. de Hz.Salih'in şehrinde bozgunculuk yapan bir gruptan söz ediliyor. Yine uygun bir çeviri var.

   Araf 123. ayette Harun ve Musa Rasul'ün firavunla olan kıssası anlatılıyor ve firavun insanları şehirden çıkartmak için büyücülerle beraber bir tuzak kurduklarını söylüyor. Tabi ki şehir kelimesi çevrilmiş yoksa lokasyon sıkıntısı ortaya çıkacaktı.

Evet buraya kadar kelime doğru olarak şehir şeklinde çevrildi. Şimdi Muhammed Rasul'ün dönemiyle ilgili ayetlere bakalım.

Münafikun 8. de halk, şehre geri dönersek üstün olan güçsüzleri çıkarır diyor. Ama çoğu mealci şehir yerine medine yazmayı uygun görmüş.

Ahzab 60. şehirde yalan ve kötülük yayanların bu davranışlarına son vermeleri isteniyor. Yine çoğu mealci medine kelimesini uygun görüyor.

Tevbe 101. Hz. Muhammed'in şehrinde olup nifakta ileri gidenlerden bahsediyor. Elbette çoğunluk medineyi tercih ediyor.


Tevbe 120. de ise şehir halkının Allah'ın Rasul'ünden önce kendi canının kıymetine bakmamasını ve geri durmamasını istiyor. Elbette yine çoğunluk medine kelimesini hoş buluyor.

İşte gördük, nasıl tahrif olduğunu. Dileyen şehir derken dileyen sanki başka bir anlamı varmış gibi medine demeyi tercih ediyor. Peki doğrusu  ne ya da şehir yerine medine yazınca ne oluyor? Lokasyon değişince ne gibi avantajlar oluşuyor günümüz düzeni için? Lütfen düşünelim


11/06/2019

Mezhep Meselesi


 Mezhebin sözcük anlamı : Bir dinin, anlayış ve görüş ayrılıkları dolayısıyla ortaya çıkan, belirli kuralları, kendi içinde tutarlı inanç ve davranış bütünlüğü bulunan büyük kollarından her biri diye tanımlanıyor.

Peki din kuralları kendi düşüncenize göre tanımlayabileceğiniz rahatlıkta bir zemin mi? Mezheplerin kendine göre verdikleri kurallar değişiklik gösteriyorsa bu mezhepler aynı dindir denilebilir mi?


İnananların kitabındaki kurallara kendince ekleme-çıkarma yapan mezhepler nasıl bu din ile bağlantılı olabilir?


ÖRNEK: Abdestin kitaptaki farzları ve mezheplerdeki farklılıkları


Maide Suresi'nden bir bölüm :  ''Yüzlerinizi ve dirseklere kadar ellerinizi ve başlarınıza meshedib, her iki topuğa kadar ayaklarınızı yıkayın. Eğer cünüb olduysanız boy abdesti alın.''


Peki her şeyi bilen mezhepler ne düşünüyor bu konuda? Bakalım;          



         Dinde temel bilinmesi gereken kur'an okumak için gerekli şart olan abdestte bile farklılık gösteren -ki kitapta nasıl olması gerektiği açıkça yazarken bile- mezhepler nasıl sizi doğru yola götürebilir ki?
       
        Peki Allah'ın helal dediklerine haram, haram dediklerine helal ya da hüküm vermediklerine hüküm vermenin hükmü nedir? Doğru mudur? Kitapta şöyle yazıyor;

      
وَلاَ تَقُولُواْ لِمَا تَصِفُ أَلْسِنَتُكُمُ الْكَذِبَ هَذَا حَلاَلٌ وَهَذَا حَرَامٌ لِّتَفْتَرُواْ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ إِنَّ الَّذِينَ يَفْتَرُونَ عَلَى اللّهِ الْكَذِبَ لاَ يُفْلِحُونَ
Ve la tekulu lima tesıfu elsinetukumul kezibe haza halalun ve haza haramun li tefteru alallahil kezib, innellezine yefterune alallahil kezibe la yuflihun.

Anlam: Kendi yalanlarınızı, Allah'a dayandırarak, dilinize geldiği gibi yalan yanlış, "Şu helaldir, şu haramdır." demeyin. Uydurduğu yalanı Allah'a dayandıranlar, kurtuluşa eremezler.

Helal ve haramı belirlemek sadece Allah'a mahsustur. Peki bu kendini bilmezler kim?


           İlahlık taslayanların, Allah'a şirk koşanların sonu felakettir. Unutmayın ki inançlı biriyseniz uymanız gereken kurallar ve sorumluluklarınızı sadece Allah'ın gönderdiklerinde arayın.

11/05/2019

''Mevlana''nın Anlamı


        Öncelikle mevla kelimesinin anlamını bilmek gerek bu yazının anlatmak istediklerini anlamak için o yüzden bakalım mevla ne demekmiş.

Sözlüklerde ilah(tanrı), efendi gibi anlamları geliyor. Fakat ne hikmetse mevlana kelimesinin anlamına bakmaya kalkıştığımızda anlam kaydırmasıyla karşılaşıyoruz. Veli, bilge vb. anlamlara çekilmeye çalışılıyor bu kelime, peki mevlana kim? Daha doğrusu kendine mevlana dedirttiren ama asla olamayacak olan kim?

Mevlana kelimesi geçen bir ayete bakalım, ayet bize neyi anlatıyor. TEVBE 51.

قُل لَّن يُصِيبَنَا إِلاَّ مَا كَتَبَ اللّهُ لَنَا هُوَ مَوْلاَنَا وَعَلَى اللّهِ فَلْيَتَوَكَّلِ الْمُؤْمِنُونَ

Kul len yusibena illa ma keteballahu lena, huve mevlana, ve alallahi fel yetevekkelil mu'minun.


Anlam: De ki: "Allah'ın bizim için yazdığından başkası bize erişmez. O, bizim mevlamızdır. Öyleyse, müminler, yalnız Allah'a tevekkül etsinler.

Kur'an' da Allah mevlanız(mevlana) benim derken bir insan bedenine ilahlık veren bu insanlar kim?

Eğer bunu okuyan ve teslim olanlardansanız hiç bir zata mevlana dememelisiniz. Mevla yalnızca Allah'tır. Allah'tan başkasına Mevla, Mevlana demek şirktir. Peki sarıklı cübbeli (şekilci) bu kadar insan neden bu yanlışa düşer? Anlamını bilmedikleri için mi yoksa başka şeyler mi var? Putlar sadece cansız nesneler mi?

Yazımı Bakara 286 ile sonlandırıyorum

 ''Sen, Mevla'mızsın. Gerçeği yalanlayan nankörler toplumuna karşı bize yardım et.''

Doğru gerçekleri görme yolunda Allah size yardım etsin.